“İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmak” biçi-minde bir deyimimiz var. Zaman zaman bu deyim doğrultusunda yazdığımı hatırlayacaksınız.
Kimi İslâmî çevrelerin bu tarz konuşmalarımı yadırga-dığından da haberim var. Buna rağmen sürdürmeye ka-rarlıyım.
Çünkü sürekli hayal dünyasında yaşanmaz. Hamasi nutuklarla, güç gösterileriyle gerçek tespitler yapılamaz. Kusurlarımızı, eksiklerimizi, varsa yanlışlarımızı görmek zorundayız.
Bu bağlamda bendeniz, kendi gerçeğimizi önce kendim görmek, sonra da herkese göstermek istiyorum. Yadırga-yanlar tabii ki olacak. Çünkü kendi kendimizi eleştirmek, bir başka deyişle kendimize iğne batırmak, alışık olmadığımız bir tarzdır. Bu tarzı yargılarken, verilen mesajın haklılığını da tahlil etmek gerekiyor. Yani duyar duymaz feveran etmek, alelacele mahkûm etmek yerine, önce dü-şünmeye, doğruluk derecesini tahlile çalışalım.
Terakki sürekli aynı sloganları tekrarlamakla değil, işin özüne inmekle mümkün olur. Aksi takdirde solcula-rın ve lâikçilerin uğradığı akıbete biz de uğrarız. Tıkanır kalırız. O zaman, kendi yetersizliğimizden, tembelliğimiz-den kaynaklanan bu tıkanıklığı, mensubu bulunduğu-muz fikre, hatta dine mal etmek gibi bir tehlike doğar ki, son derece sakıncalıdır. Böyle bir durum asla açılmaması gereken şüphe, tereddüt ve güvensizlik kapılarını açar.
İyisi mi açık yüreklilikle kendimizi tahlil etmeye çalışa-lım.