“Ben merkezci” bir hayatımız var. Hâlbuki Osmanlı’da hayat “insan merkezci”dir (anthropocentrism): “İnsan merkezci” olarak eğitilen Osmanlı insanı din, dil, renk, ırk farkı gözetmeksizin insanlara hizmeti ibadet telakki ediyor, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” prensibi içinde, hayırda yarışıyor, bu ulvi ve külli yarışın bir sonucu olarak da, büyük hayır müesseseleri (vakıflar) vücuda getiriyordu.
Osmanlı’da vakıf müesseselerin bolluğu ve yaygınlığı, hayırda yarışın ne denli...