Rabbimizin ilk emri “İkra!” (Oku!)
Bu bilinçle yaşayan eskilerimiz kâğıda “nimet” muamelesi yapar, yerde buldukları kâğıt parçalarını hürmetle toplar, ayak basılmayan yüksekçe yerlere kaldırırlardı.
Yalova’da kâğıt imalathanesi kurulduktan sonra Yalova’ya karşı bacaklarını uzatıp oturmaz, karyolaların ayak kısmını Yalova istikametine çevirmezlerdi.
Dedik ya, kâğıda “nimet” muamelesi yaparlardı: Çünkü ilmin yaygınlaşması kâğıtla olurdu…
Kur’an, hadis kâğıda yazılır, kâğıt “kitab”a dönüşür, her türlü ilmi ve irfani mübahaseler kâğıt üstünden gerçekleştirilirdi.
Matbaa gelmeden önce de bu ülkede kitap yazılır, kitap okunurdu. Büyük camilerin revakları arasında mekân tutan hattatlar, kopyalanması istenen kitabı aralarında paylaşır, kimi namaz kılıp çıkana kadar sahibine teslim ederlerdi. Usta hattatlar matbaa gibi çalışırlardı.