Ortaokula gidiyordum. Denizci olduğu için ayda, yılda bir eve uğrayan rahmetli babam, bir gün elinde kalın bir kitapla odama girdi. Girer girmez de sordu: “Mehmed Akif’i seviyor musun?”
“Çok” dedim sorunun ne getireceğini düşünerek, “çok seviyorum.”
“İstiklâl Marşı’nı biliyor musun?” diye sordu bu kez.
“Sular, seller gibi” diye cevaplandırdım sevinçle, “on kıtayı birden, okuyayım mı?”
“Mehmed Âkif’in el yazısından oku” dedi ve elindeki kalın kitabı masaya koydu.