Türkiye’nin “aydın”a değil, “münevver”e ihtiyacı var: “Münevver”in kökü “nur”a dayanır. Osmanlı ceddimiz bunu bir “kelime” olarak değil, “terkip” ve “tarif” olarak, “ibadet ve taatla nurlanmış, imanî ve İslâmî tahsil-terbiye ile intibaha gelmiş âlim” anlamında kullanırdı.
Her anlamda dolu ve olgun bir kafaya işaret ederdi.
Kelime zaman içinde belli ki kavrama dönüşmüş, daha kuşatıcı ve kavrayıcı bir hale gelmişti.
Onu dışladığınızda bir kelimeyi değil, bir manzumeyi, bir sistemi dışlamış oluyorsunuz…
Aynı zamanda yüzyıllarla oluşmuş bir yapıyı yıkıyorsunuz.