Nerede kalmıştık?..
Zaman içinde “Dinin toplum üzerindeki etkisi” azaldı. Millet, Batı istikametinde yıllar boyu düşe kalka yürüdü veya cebren yürütüldü. Sonuç: Kültürden kaçan, kütüphanelere mezarlık gözüyle bakan, günde sadece iki buçuk-üç milyon gazete okuyan bir toplum... Şarkı küstüren, Garp tarafından da reddedilen az gelişmiş bir ülke ve boşlukta bırakılan nesillerin Batının “izm”leriyle birbirlerini vurması...
İşin en acı tarafı ise, bu tablonun sorumlularının hâlâ alkışlanması...
Toplumlar bir kere şaşırtıldıktan ve bir fikrin güdümüne sokulduktan sonra, demek ki, kolay toparlanamıyor; kurbanlar verme pahasına, alıştırıldığı yolda yürümeyi sürdürüyor.
Tarih de aynı görüşe verilmiş bir başka kurbandır. Zaten hepsi öylesine iç içe ki, birbirinden ayırmak mümkün değildir.