Padişah, “Bayram Alayı” eşliğinde bayram namazına gider, namazdan sonra, geçeceği yolun iki tarafına sıralanan medrese talebelerine hediye dağıta dağıta tekrar saraya dönerdi ve “Kubbealtı”nda hazırlanan ziyafet sofrasına oturuldu.
Yemekten sonra ise padişahın bayramını tebrik faslı başlardı. Üst düzey görevlilerin tebrik merasimi bitince sıra yabancı devletlerin büyükelçilerine gelirdi. Padişah hazretleri her biriyle sadece birkaç kelime konuşur, sözü uzatmazdı.
Bu kuraldı: Normalde padişahla görüşmeleri hemen hemen imkânsız olan bazı büyükelçilerin, bayram tebrikini fırsat bilerek padişaha sırnaşmalarından çekinilirdi. Bu yüzden de kural dışına çıkmalarına asla izin verilmezdi.
Resmi tebrikleşme faslından sonra, padişah, “harem dairesi”ne (yani evine) geçer, eşlerinin, çocuklarının ve diğer harem sakinlerinin tebriklerini kabul ederdi. Bu kabul sırasında münasip armağanlarla gönüllerini ve dualarını alırdı.
Nihayet istirahate çekilirdi.
Padişahın istirahate çekildiği üst düzey yöneticilere duyurulur, onlar da birer ikişer sarayı terk ederlerdi.