Osmanlı’da esnaf olmak öyle kolay değildi. İşini yarım yamalak yapanlar esnaf loncalarına kayıt yaptıramaz, dolayısıyla hiçbir yerde dükkân açamazdı. Öncelikle işin ehli olmak lâzımdı. Ayrıca da esnafta dürüstlük, güvenilirlik, dinine bağlılık, mertlik ve saygı aranırdı.
Her esnaf bulunduğu mahalleyi kendi mahallesi gibi benimser, mahalledeki her evi kendi evi gibi, her mahalleliyi anası, babası, kardeşi gibi görürdü.
Esnaflık, el sanatlarından sokak satıcılığına, hakkaklıktan ayakkabıcılığa, terzilikten berberliğe, şekercilikten ciğerciliğe, zahirecilikten bakkallığa, şerbetçilikten turşuculuğa, hatta hamallığa uzanan bir zincirdi.
Birbirinden çok farklı alanlarda faaliyet gösteren esnafın ortak noktası, “lonca”lar ve “gedik”lerdi. Ticaret ve sanat yapma yetkisine “gedik”, örgütlerine “lonca” denirdi.
“Gedik” sahibi olmak için çıraklık ve kalfalık evrelerinden geçip ustalık belgesini almış olmak gerekirdi.