Cumhuriyetten bu yana “tahlil”i, “terkib”i, “analiz”i, “sentez”i unuttuk, “zem” yahut “medih” arasında kaldık…
Bu da “övme” ile “sövme” arasında kalmak gibi bir şey!
İşte size 3 Mart 1924’den bir örnek…
Yer Türkiye Büyük Millet Meclisi...
Rize Milletvekili (tabii seçilmiş değil, atanmış) Ekrem Bey, Meclis kürsüsünden padişahlara ve Hanedan’a hakaretler yağdırıyor: