Cumhurbaşkanımız namaz kılıyor, oruç tutuyor, hatta arada bir imamlık bile yapıyor diye, onunla birlikte yürüyen (ya da yürür görünen) herkesi böyle zannediyoruz.
Oysa bazıları şahsi çıkarı için (en pespaye yandaşlık budur), bazıları da sadece “siyaseten” onun yanında; “inanç” bağlamında semtine dâhi uğramamış bir sürü “yandaşı” var Sayın Cumhurbaşkanımızın. Ama ne yapsın, “koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi” diyerek ve gördüklerini sineye çekerek yola devam ediyor.
Bazı safdil kardeşlerimizin, siyasi müşterekler ve bazı tarihi diziler sebebiyle “bizden” zannettiği televizyon kanallarını alalım: Birkaç tarihi dizi dışında (ince elenip sık dokunsa, bunların gerçekle ilgisinin devede kulak olduğu ortaya çıkar) ekrana yansıttıkları hiçbir şey “Müslüman” değil!
Diğer dizilerde uygunsuz ilişkiler kol geziyor. Müslüman-Türk Milleti’nin iman, ilim, irfan, hikmet, estetik, nezaket, nezafet, aile anlayışıyla bu kanallarda yayınlanan diziler ve programlar taban tabana zıt…
Ayrıca bugünkü gerçek hayatla da irtibatları yok! Dizilerde izlenen genel çizgiye “laiklik” bile hafif gelir. Azgın bir avuç insanın sapkın hayatından kopyalanmış gibi: Servet-şöhret manyağı, gösteri-gösteriş tutkunu, zevkçi, ilke ve kutsal tanımayan azınlık bir güruh iş, aile ve “sevgili” üçgeninde debelenip duruyor!