Fetihten hemen sonra Fatih’in İstanbul/ Galata’da oturan Hıristiyan Ceneviz halkına hitaben yayınladığı “Amannâme” bugünün ileri demokrasilerini bile hayrete düşürebilecek bir “özgürlük belgesi”dir… Günümüz Türkçesiyle özetlersek:
“Biz ki, emir-i âzam Sultan-ı muazzam Murad Han oğlu Pâdişah-ı muazzam ve emir-i âzam Sultan Muhammed Han’ız! Yerleri ve gökleri yaratan Allah adına, büyük Peygamber’imiz Muhammed Mustafa Aleyhimüsselâm adına, yüce kitabımız Kur’an-ı Azimüşşan adına, Allah’ın yüz yirmi dört bin peygamberi adına, büyük babamız, babamız ve oğullarımız adına, kuşandığımız kılıç adına yemin ederiz ki, şehrin Katolik papazları tarafından, bizim Bab-ı Hûmâyûnumuza mümessil olarak gönderilen rahiplerle Senyor Baraban Balios, Senyör Markiz Drifango ve tercüman Nikola Pelazoni’nin dileği üzerine, Galata halkının, bize tabî olan sair halklar gibi, âdet ve ibadetlerini serbestçe yapmalarına izin veriyoruz.
Ahalinin barınakları, dükkân, bağ, değirmen, gemi, ticarethane ve sair mallarına dokunulmayacaktır. Ailelerine eskisi gibi sahip olacaklar, istedikleri gibi idare edeceklerdir. Ticaret mallarını mülkümüzün her tarafında satmaya izinlidirler. Karada ve denizde serbestçe seyahat edebilecekleri gibi, gümrük ve angaryadan da muaf tutulacaklardır. Bu kanun ve kaideler bugünden başlayıp ebediyyen hükümran olacaktır. Biz onları, kendimizi korur gibi koruyup gözeteceğiz. Kiliselerinde diledikleri gibi âyin düzenleyebilecekler, papazlara ve arhontlara kötü söz söylenmeyecektir.”
Günümüzden 550 yıl önce, Fatih Sultan Mehmed Han’ın, fethettiği beldenin yerli ahalisine (ki onlar Fatih gibi inanmıyor, Fatih gibi konuşmuyor, Fatih gibi giyinmiyor, Fatih gibi yaşamıyorlardı) verdiği temel hak ve hürriyetleri beş ana maddede özetlemek mümkündür:
1. İnanç hürriyeti,