Ne zamandır, uyuşturucu bağımlısı şöhretler resm-i geçidine bakıp bakıp iç çekiyor, her seferinde meşhur atasözünü mırıldanıyorum: “Şöhret âfettir!”
Sevgili psikiyatrist dostum (ve Tv. Net’ten meslekdaşım) Mustafa Ulusoy, “Şöhret insanı bir yanılsama içine hapseder” diyor, “özel olma duygusu uyandırır. Sanki hayat onlara dokunmayacaktır. İnsanlardan akıp gelen ilgi ile öylesine aldatıcıdır ki... Çok geçmeden her ünlü her insan gibi varoluşun temel acılarıyla yüzleşir: Fanilik, yalnızlık, anlam sorunu... Yıldızların kalbi en yalnız, en üşüyen kalplerdir. Boşluğun ayazıyla üşüyen ruhlar için haz verici maddeler son bir umut kırıntısıdır. Tanınmanın zirvesinde başkaca tüm umutlar hayatın eteklerinde kalmıştır ve bir ünlü için zirveden aşağıya inmek ölümden beterdir.”
Bu kez “Zirveden aşağıya inmek” sözüne takıyorum…
“Ölümden beter” sözü de cabası…
Hem “yıldız”sınız, bir yıldız olarak yaldızlı bir hayat yaşıyorsunuz, bunu dışa vurmak için kameralara gülücükler dağıtıyorsunuz, ama aynalar karşısında ağlıyorsunuz…
Çünkü aynalara iç dünyanız yansıyor…