Standart bir hayatımız var: Bu standartları da “moda” belirliyor!
Standartlaşma rutinleşmeyi getirdi: Her gün aynı şeyleri yapıyoruz.
Sıkıldıkça, bize hayat standardı dayatanlar seyahat etmemizi öneriyor. “Hayatımızı biraz değiştirmek” düşüncesiyle seyahate çıkıyoruz, ama sadece reklamcıların önerdiği yerlere gidiyoruz.
Bunu değiştirmek için zaman zaman seyahate çıksak bile, bindiğimiz otobüs yahut uçaktan tutunuz, kaldığımız otele, oteldeki garsonların kıyafetine, soframıza gelen meyveye, yüzdüğümüz havuza, stres atmak için yürüyüşe çıktığımız ormana kadar her şey sıkıcı bir standardizasyonun ürünü…
Paris’in Şanzelize’sinde nescafe içmekle, Antalya’nın Manavgat’ındaki kır kahvesinde çay içmek arasında hiç fark yok; fincanlar bile aynı. Üzerlerine, içtiğimiz kahvenin markası basılı. İnce belli çay bardaklarımızın yerine bile standart kupalar geldi…