Halifeliğin Osmanlılara geçişinden, yani Yavuz Sultan Selim’in Mısır Sefer-i Hümâyunu sonrasından itibaren, Osmanlı Devleti, her yıl, Haremeyn’e (Mekke ve Medine’deki mübarek mekânlara) armağan olarak para ve çeşitli armağanlar gönderirdi.
Gönderilen paralar başta Peygamber Efendimiz’in ve Ashab-ı Kiram’ın torunları olmak üzere, bütün Medineli fakirlere dağıtılırdı.
İstanbul her sene Peygamber diyarına hizmet edebilmenin hazzını yaşar, lezzetini duyardı.
İşte bu armağanları Hicaz’a “Sürre-i Hümayun” da denilen “Sürre Alayı”, Eskişehir, Seyitgazi, Bayat, Bolvadin, Akşehir, Konya güzergâhını takip ederek Suriye’ye yolundan Mekke’ye götürürdü.
Sürre Alayı her yılın hac mevsiminde İstanbul’dan büyük merasimlerle uğurlanır, padişah İstanbul çıkışına kadar refakat eder, mübarek topraklara saygısından dolayı mutlaka yaya yürürdü.