Varlıklı dindarların bir kısmı “vicdan”la “cüzdan” arasında kalırken, bir kısmı da “takva” ile “marka” arasında kaldı…
İşin içinden çıkamıyoruz.
Eskiden böyle değildik: Müslüman hayatlar ebediyete dönüktü…
Dünya “ebedi” imiş gibi algılanmaz, “ahretin tarlası” olarak görülüp yaşanırdı…
Mü’minler bir birlerini “çıkar” için sevmez, “Allah için” severlerdi.