Suriye, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Sefer-i Hümayunu sırasında fethedildi (1517) ve tam 403 yıl boyunca Osmanlı hâkimiyeti altında sakin ve müreffeh bir hayat sürdü.
Ancak 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla durum değişti. Osmanlı’dan bölgeyi aparmak isteyen Batılı devletler, özellikle de İngiltere ve Fransa, Suriye’deki Hıristiyanların haklarının yeterince korunmadığını bahane ederek, müdahalelerde bulundular.
Bir taraftan da, “İttihad-ı İslâm” düşüncesine karşı, “Arap milliyetçiliği” fikrini ortaya atıp desteklediler. Oluk oluk para akıttılar. Kimi gazeteci, kimi diplomat, kimi uzman kılığında sayısız casus gönderdiler. Kulüpler, cemiyetler kurdular ve “Birleşik Arap Krallığı” gibi cazip bir slogan ve etkili propaganda sayesinde taraftar buldular.
Önce “Türk hâkimiyeti”nden kurtulacaklar, ardından “büyük krallık”larını kuracaklardı.
Arap halkının çoğu bunlara itibar etmedi, ama aydınlar arasında destek buldular. Birinci Dünya Savaşı sırasında ise fırsat doğdu: Bu savaşta Osmanlı Devleti, Suriye cephesinde Fransızlara yenilmiş, Osmanlı Ordusu Halep’e kadar çekilmek zorunda kalmıştı. Bölge Fransızların eline geçti.