Yazmak zor iştir, yorucu iştir, acıtıcı iştir. Üstelik yazar, “ebedi yorgun kişi”dir: Başlangıçta yorgun, bitişte yorgundur. Zira üretken beyinler yorulur, acıyan beyinler üretir! Yazdıkça yorulur, yoruldukça yazarsınız...
Kelimeleri kimi zaman mermi olup fırlar, kimi zaman sevgi soluğuna dönüşür, hayatı öper.
Fakat kelimeler istiflenip hayat buldukça derinden bir endişe açar içinde: “Acaba doğru yazmış mıyım, her şey yerli yerinde mi?”
Ve son soru: “Tam istediğim gibi mi?”
Ah yasalar, yasaklar, töreler ve yayıncılar!.. Durmadan kendilerine “uygun” olanı isterler.