Medya çizgiden çıktı, aileler bocalıyor, çocuklarımız başıboş kaldı, her türlü uygunsuzluk kol geziyor.
Yeni bir “Aile Projesi” yapmak ve aileyi bu proje çerçevesinde yeniden inşa etmek lâzım, Bunun için, Aile Bakanlığı’nın uygulamaları değil, ancak “Asr-ı Saâdet Modeli” ilham verici olabilir.
Asr-ı Saâdet öncesi, tam bir kâbustur. Suçları “asîl” olmamak olan insanlar alınıp satılmakta, kız çocuğu doğuran kadınlar aşağılanmakta, kız çocuk babaları utandırılmakta, kız çocukları ise “ihtiyaç fazlası” addedilip toprağa gömülmektedir. (Hz. Ömer bile cahiliye döneminde bunu yaşamış, Müslüman olduktan sonra ise bunun hüznünü ömür boyu taşımış bir babadır)
Hayat kin üzerine kuruludur… Kadın ya tamamıyla “zevk aracı”dır yahut hizmetkârdır… Her türlü yalan-dolan, üçkâğıt “maharet” sayılmaktadır…
İnsanlar ve kabileler öç peşindedir… Ahlâk sükût etmiş, zina aleniyete dökülmüştür. Alkollü içki son derece yaygındır. İnsanları ayık görmek neredeyse imkânsızdır. Eğlencede sınır yoktur, her türden taşkınlık “normal” sayılmaktadır.
Efendimiz, yaradılış hikmetiyle bu kadar tersleşen, bir bakıma şirazesinden çıkmış böyle bir topluluğu kıbleye yönlendirmek için gönderildi. İmanıyla, ahlâkıyla, sevgisiyle, müsamahasıyla, sadakatiyle ve yardımseverliğiyle bütün hayatı kuşattı…