Her şey şirazesinden çıkmış gözüküyor…
Ne prensip kaldı, ne ilke, ne ölçü, ne de inandırıcı olma endişesi…
“Tutmazsa iz bırakır” havasında birbirimize çamur atıp duruyoruz!
Aşırı “taraf” ve “taraftar”ız: Tuttuğumuzu tam tutuyor, toz kondurmuyor, “beşer şaşar” prensibini aklımıza getirmiyoruz: “Bizimki diyorsa doğrudur” anlayışı içinde, yuvarlanıp gidiyoruz.
Yıllar böyle tükeniyor…