Bazı dindar geçinenlerin de “istemezük”çü terör uzantılarına iltihak edip kendilerince “Dini referans” uydurmalarını şaşkınlıkla izliyorum…
“İslâm barış demek”miş de “Her Müslüman barışçı olmak zorunda” imiş…
İslâm’ın “barış” demek olduğu doğru, zaten bu kavram tarih boyu Müslümanları saldırganlıktan ve şiddetten uzak tuttu…
Ancak bir başka “doğru” daha var ki, kimse ıskalayamaz. Bazen “barış”ın tesisinin, “savaş”a bağlı olduğunu hiçbir Müslüman görmezden gelemez…
Aksi takdirde, Peygamber Efendimiz’in bizzat katıldığı Bedir ve Uhud gibi belirleyici savaşlar, İslâmi açıdan dayanaksız kalır…