Süleyman Demirel... 6 kez giden, 7 kez gelen siyaset ve devlet adamı.
Tecrübe küpüydü... Politika bilgesiydi.
Sohbetlerimizin bir bölümünü yazdım... Geçmişte.
"Yazılmayanlar" ise daha çok.
Demişti ki:
- Not et... Şimdi yazma... Derununda bulunsun (Aklında kalsın anlamında.) Zamanı gelince yazarsın.
Bitmedi... Bir de küçük, "Ajandalar" var... "Günlükleri." El yazılı notları.
"Yeri ve zamanı" geldi... Demirel ile sohbetlerimizden bir demet.
İlginizi çekeceğini umarım.
***
'Dava' ve 'Makam'
Siyaset... Particilik... Makam... Adaylık üzerine konuşuyorduk.
Demirel dedi ki:
Siyasette, "Davaya" talip olunur... "Makama" değil.
Eğer bir davanın adamıysan, davaya talip olursun... "Davadaki başarın seni makama götürür."
***
'Müktesebat'
Bazı kelimeleri çok kullanırdı. Özellikle, "müktesebat."
Arapça sözcük... "Geçmiş" anlamında.
"Birisi" parti kuracaksa... Bir, "yüksek görev" için adaysa... Demirel, şöyle derdi:
- Müktesebatı kendisine kefil mi? Halk, buna bakar.
***
Isparta anımız
Demirel'in, "yasaklı" yılları... Evde... 4 duvar arasında.
Turgut Özal... Başbakan.
Özal, Isparta'ya gitti... Demirel'in, "Memleketine... Kalesine."
Ahmet Karaevli... ANAP Milletvekili... Devlet Bakanı... Ağzı iyi laf yapardı.
Karaevli kürsüye çıktı:
- Ey Ispartalılar... İşte huzurunuzda müktesebatı kendisine kefil Başbakan Turgut Özal... Siz, müktesebat sözünü iyi bilirsiniz.
1. Özal alkışlandı... Isparta'dan iyi oy aldı.,
2. Mitingden sonra Ahmet Karaevli yanıma geldi... Dedi ki: "Demirel'in müktesebat ile ilgili sözlerini sizin yazılarınızdan öğrendim... Ve onun sözlerini tam yerinde kullandım... Ispartalı mesajı aldı... Başbakan Özal'ı alkışladı."
***