Ramazan ayının manevi iklimine rağmen, siyasetteki gerilim hız
kesmediğine göre... "Perşembenin gelişi çarşambadan
bellidir" misali... Siyasette, öfkenin önlenemez
yükselişi süreci devam edecek demektir.
Tansiyon özellikle de muhalefet tarafından, bilerek ve
isteyerek tırmandırıldığı için de... Bu saatten
sonra, yüksek ateşin düşürülmesi zor... Hatta
olanaksız.
Hani ne derler:
"Böyle gelmiş böyle gider."
Sandığa kadar siyasi çalkantının, elektrikli havanın süreceği
kesin.
'Ne İmamoğlu ne de Yavaş'
Adil Gür... Araştırmacı... Sürekli anket yapıyor... Ancak
sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmıyor. kamuoyu ile paylaşmıyor.
Önceki akşam konuştuk...
"Sonuçlar" üzerine.
1. En önemli sorun nedir? Yurdun her yerinden aynı
yanıt: "Ekonomi."
2. Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayları ile ilgili
soruya verilen ağırlıklı yanıt:
"Mansur Yavaş... Çok konuşmuyor... Kavga
etmiyor... Kimseyle polemiğe girmiyor."
Adil Gür, araştırmadan bağımsız olarak, bir
düşüncesini de söyledi:
- Gördüğüm kadarıyla Mansur Yavaş'ı da,
Ekrem İmamoğlu'nu da aday yapmayacaklar.,
Muhalefetin 'gerilim' stratejisi
Muhalefet... Siyasetin ipini neden gerdi? Bu bir
taktik... Şöyle ki:
Yerel seçim sonuçları... CHP'nin İstanbul ve Ankara'yı
alışı... Özgüven getirdi.
Pandemi sürecinde duran üretim... Ekonomik sorunlar...
Dövizdeki kur artışı... Muhalefeti, durumdan vazife,
krizden oy çıkarmaya yöneltti.
Muhalefette, "Tayyip Bey olduğu sürece siyasette
bize ekmek düşmez" düşüncesi güçlendi.
Erdoğan karşıtı siyaset dilinin, prim
yapacağı anlaşıldı ve bu sonuca göre taktik geliştirildi.
Taktik... Slogan... Kampanya... "Erdoğan gitsin... Sonra
ne olursa olsun... Yeter ki Erdoğan'ı
gönderelim." Strateji bu olunca, siyasetteki tansiyon
düşmez... Daha da yükselir... Göreceksiniz... Yükselecektir.