Söz konusu Türk Dünyası boynu olan Azerbaycan olunca binlerce sebep yüzünden bir süre yazmama kararımı ertelemek zorunda kaldım. Şimdi birileri "boyun" tabirimi anlamamış olabilir. Türk Coğrafyasını bir vücut olarak düşünürseniz başı Türkiye ise boynu Azerbaycan diğer büyük coğrafya da bedenidir.
Bu günlerde ekranlarda haritaların başına geçip ahkam kesen sözde strateji-güvenlik uzmanlarının hemen hemen hiç birisi Azerbaycan, Nahçıvan ve Karabağ meselesini o cofrafyayı bilmezler. Devlet imkanı ya da şirket, protokol ile varabildikleri başkent Bakü'de Gülistan Sarayı, 3-5 lüks otel ile musikinin en güzelinin sergilendiği salonları gezmişlerdir. Mihmandarların kontrolünde Hazar Denizi kıyısı ve belki de ikinci büyük kent olan Gence'yi görebilmişlerdir. Oysa Azerbaycan'ın başına Çarlık ve Sovyet dönemlerinden bu yana örülen çorabın sebep ve sonuçlarını öğrenebilmek için coğrafyanın tamamını tarihi, sosyolojik, etnik ve kültürel anlamda bilmek şarttır. Yüzlerce yıl küçük şehir devletleri benzeri" "Hanlık"larla idare edilmiş Azerbaycan'daki Ermeni saldırılarını internetten öğrenen sözde akademisyen ve her konuyu bildiğini sanan gazetecilerden kaçının "kaçkın" kelimesinin anlamını bildiğinden şüpheliyim.