Hayatın olağan akışında tesadüflere inanmadığım için hayatta ve belki de içeride olmayan birine kimileri "paranoyak" yakıştırmasında bulunabilir. Sakıncası yok. Memleketin son döneminde endişe duymamak, bir takım gelişmelerden korku hissetmemek normal olmadığı için "takıntı" denilen "obsesif" sınırlarını henüz aşıp "şizofren"e doğru yol almayışımız ruh sağlığımızın yerinde olduğunun da göstergesidir.
Kimi dostlar henüz yazarı bile meçhul olan bir kitaba bu denli önem vermemizin altında yatanları keşfedememiş. Tuzu kurular ne "Abant Konsülü"nün ne de "paralel evrende de bilinmeyen zaman"ın önemini kavrayabilmiş değil. Senelerce yırtındık! Adı üzerinde "Sızıntı" dedik... "Kılcal damarlara kadar sızıyorlar" diye bağırdık. Duyanlar, duymayanlara haber verme zahmetinde bulunmadı. Polisi, savcısı, hâkimi bizimle resmen dalga geçti. Şimdi de "Rövanş"a takışımızı anlamamışlar. Şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu soruşturmayı yürütenler bilmiyorsa, elinde kolluk olmayan teknik ve diğer takip imkanı olmayan bizler nasıl çözecek?