Bazılarımızın fark edemeyerek garipsediği olaylar hayatın içinde yaşananlardan oluşuyor. Polis ve Jandarma karakollarında, adliye koridorları ve duruşma salonlarında yaşanan gerçeklere çoğu zaman akıl-sır erdiremeyiz. Moda deyim ile hayatın olağan akışına uymayan bu vakaları topluma duyuran ise polis-adliye muhabirleridir. Gazetecilik mesleğinin "elif-ba"sı olarak nitelendirilen polis-adliye muhabirliği, internet teknolojisi ile beraber geçmiş yıllara nazaran önemini yitirdi. Bu olumsuzluğa rağmen televizyon ve gazetelerin manşet haberlerinin önemli bölümü buradan çıkar. Aynı vakayı aynı anda haberin özelliğini bozmadığı gibi farklı başlıklarla sunuluşu da mesleğimizin inceliklerindendir. Kimse darılıp, küsmesin son 15 Temmuz darbe girişimi haberleri de polis-adliye sahasındadır. Öyle "servis" edilen haberlerden ziyade, binlerce sayfalık iddianameler ve günlerce süren duruşmalarda ayrıntıyı yakalamak her babayiğidin harcı değildir. Bu konuda meslek aşkına gıpta ettiğim; günlerce aç-susuz izlediği duruşmalardan en iyi haberleri çıkaran Müyesser Yıldız'ın bir kere daha hakkını teslim etmeliyiz. Ve bu arada Yıldız'ın yazdığı haberleri takla attırıp kendi imzasını kullananları da kınayalım...