Cezaevlerinden mektup yağmuru devam ediyor. 15 Temmuz'dan bu yana yargılananlardan önemli bölümü berat etti. Oran yerel mahkeme, İstinaf ve Yargıtay ile yüzde 60'ın üzerine çıktı. Üzerine Anayasa Mahkemesi'ni de eklersek resmen hukuk faciası yaşandığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacağız.
Gelen mektupların yanında el konulan, ulaşılamayanların iki katı olduğunu biliyorum. Bu arada tutukluların aile ve yakınları da yazıyor, arıyor. Kuleli Askeri Lisesi'nden kardeşim Ufuk Günaydın aynı zamanda sıkı takipçilerimden. Bir süre beraber görev yaptığı, haksızlığa uğradığını düşündüğü, ailesini de yakından tanıdığı ve FETÖ ile asla irtibatı olmadığını düşündüğü Mehmet Yorgancı'nın dosyasını incelememi istedi. Dosyaların hepsine ulaşmak, incelemek mümkün olmuyor. Ama Ufuk Günaydın özel dostum. Ricasına kayıtsız kalmak da yakışmaz. Özellikle mektup yazmasını, aile ve avukatı aracılığı ile dosyayı yollamasını istedim. Mehmet Yorgancı 30 yıllık subay. 120 den fazla takdir almış. Bir o kadar ödülleri var. Yorgancı Albay Ağustos 2016 şurasında kadrosuzluktan emekli edilmiş. Yani FETÖ'den atılmadı. 15 Temmuz'da Hadımköy Kışlası'nda görevli. Telefon ile çağrılınca 23.15'de görev yerine gidiyor. Harp Akademileri Komutanı Korgeneral Tahir Bekiroğlu'nun kışlada olduğunu görüyor. "Hoşgeldiniz. Bir emriniz var mı?" diye soruyor. Bekiroğlu cep telefonu ile sürekli konuşuyor. Derdest edilerek getirildiğine dair bir emare yok. Nitekim Bekiroğlu "Yorgancı Albay'ın darbecilerle olduğuna dair bir izlenim edinmedim. Saygıda kusur etmedi" diye ifade veriyor. Yorgancı kışlada idari görevli, emrinde asker ve birlik yok. Kışlaya giriş-çıkış saatleri belli. Güvenlik kameralarında görüntüler ortada. O gece İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı ile telefonda görüşüyor, kışlada konuk ediyor. Darbeye kimsenin karışmadığını, askerin dışarı çıkmadığını belirtiyor. Bunlarda mahkeme kayıtlarında.
Ancak Kışla Nizamiye Nöbetçi Astsubayı Ü.M.'nin idari tahkikat ve TEM'de polise verdiği çelişkili ifadeler yüzünden Yorgancı tutuklanıp, müebbet cezasına çarptırıldı. Bu arada kurum içinde yapılan "İdari Tahkikat Raporu"nun mahkemelerde delil olamayacağının altını çizmek istiyorum. Ancak yargı heyetleri bu tahkikat raporlarında zanlıların lehine olan bölümleri dikkate almayarak çoğunlukla aleyhteki raporları kanaat olarak kullandılar. Yorgancı Davasında aynısı gerçekleşti. Bir de böylesi davalarda durumdan vazife çıkaranlar, kendilerini "Darbeyi önleyen kahraman personel" olarak tanıtma gayretine girenler var ki bunların çoğu daha sonra başta ankisör davaları ile FETÖ iltisakları ortaya çıkmaktadır. Fakat bu esnada yanlış, yönlendirici ifadeler yüzünden masum insanlar ceza almaktadır.
Yorgancı aleyhinde "30-40 askeri silahlandırdı" diyen Ü.K. daha sonra o emri başkasının verdiğini söylüyor. Mahkeme huzurunda çapraz sorgu sonunda ifadelerini değiştiriyor. "O gecenin heyecanı ile öyle sandım" diyor. Savunma avukatlarının itirazı üzerine Mahkeme Başkanı: "Bu davaların hepsinde bunun gibi kahramanlar çıkıyor" diye sürekli ifade değiştiren tanık Ü.K. ile kafa bile buluyor. Yorgancı Albay, 15 Temmuz'dan sonra kışladan ayrılmıyor. 22 Temmuz'a kadar görevini sürdürüyor. Eğer suçlu olsa kaçma imkanı var. 22 Temmuz'da idari tahkikat başlayınca, I. Ordu karargahına geçici görevle atanıyor. İfadesini veriyor. 28 Temmuz gecesi polis tarafından "Tahir Bekiroğlu'nun derdest edilmesini engellemediği" gerekçesi ile gözaltına alınıp, daha sonra tutuklanıyor. Hatta şu ibare var: "Hadımköy Kışlasında görevli Hv. Savn. Alb. Mehmet Yorgancı'nın görevli olduğu kışlayı uygun olmayan yollardan terk ettiğinin kamera kayıtlarından anlaşıldığı bilgisi üzerine gözaltına alınmasına" ibaresi de var. Oysa duruşmada izlenen görüntülerde bu iddia da çürütüldü. Ancak idari tahkikat raporu ve kendini kahraman sanan bir personelin ifadeleri Yorgancı için "Kanaat" oluşturmuş ve hüküm verilmiş oldu.
Mektup uzun ve hüzün verici. Dosya baştan sona sapır-sapır dökülüyor. Mehmet haksız yere 4 yılı aşan süredir tutuklu. Dosya Yargıtay'da... Yargıtay'ın yükü ağır. Herşeye rağmen dosyayı inceleyecek olan Yargıtay'ın kararı bozup, Yorgancı'nın tahliyesini gerçekleştireceğine inanıyorum. Peki ya yerel mahkeme başkanı "Bu davalarda böylesi kahramanlar çıkıyor" sözüne rağmen neden hüküm verdi? Bu sorunun cevabını defalarca yazdım. "Dosya bizden çıksın. Yanlış hesap İstinaf'dan ve Yargıtay'dan dönebilir" anlayışı çok yaygın.
Bu olay sadece 30 yıllık subay Mehmet Yorgancı'nınn başından geçmiş değil. Çok sayıda örneği var. Hele genç bir helikopter pilotu Üsteğmene verilen ceza var ki, dillere destan. Müebbet cezası onaylanan bir Üsteğmenin aynı anda, aynı araba ile çıktığı 3 Üsteğmen berat etti. Aleyhinde ifade veren Astsubay ise yıllar sonra FETÖ'den tutuklandı. Diğer yazıda bu dramı yazalım...