CHP yönetiminin büyük bölümü hukukçudur. Türkiye'de guguk haline dönüşen, siyasi vesayet altına giren hukuku en çok CHP'nin savunması gerekir. Ancak CHP'deki hukukçular kendi aralarında inatlaşıyor. İnatlaşmanın, işi yokuşa sürmenin anlamı yok. İmza sayısı 630 olmuş, 550'ye düşmüş ne fark eder. Her şeyden önce siyasi partiler ve dernekler kanununa göre olağanüstü kongreye gitmenin yolu delege sayısının dörtte birinin imzası ile gerçekleşir. CHP tüzüğünde yapılan değişiklikle bu yarıdan bir fazlasına çıkarılmış. Ey hukukçu CHP'liler, tüzükler kanununa göre düzenlenir. Bu bile yanlıştır. İş mahkemeye düşerse Yargıtay içtihatları ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre dörtte bir imzanın yeterli olacağı kararı çıkar. Ve tabii Atatürk'ün kurduğu, Cumhuriyeti kuran iradenin partisi mahkemeye düşerse...
***
İmza toplayarak kongreye gitme konusunda Türkiye'nin en tecrübeli gazetecisi olarak konuyu yazmaya çalışacağım.
En basit örneği apartman-site yönetimidir. Hepimizin başına gelmiştir. Oturduğumuz sitenin huysuz bir yöneticisi var. Binayı pislik götürüyor. Kaloriferler zamanında yakılmıyor, çöp toplanmıyor, ödenen aidatların nerelere harcandığı bilinmiyor. Yöneticiliği angarya olarak görüp katlanır mısınız? Yoksa kat malikleri ile bir araya gelip, imza toplayarak huysuz yöneticiyi değiştirir misiniz?
Aynı husus dernek ve vakıflar için de geçerli. En küçük hemşeri derneklerinde eşini-dostunu üye yapıp, yönetimi yıllarca elinde tutan başkandan memnun olmayanlar, sağda solda dedikodu yapmaktansa üyeler ile gruplar halinde görüşüp, imza toplayarak seçime gider. Ve derneğin tüzüğüne göre faaliyet yapılmasını sağlamak için yönetimi değiştirir.
Bu iş kooperatiflerde daha ağırdır. Kooperatif yönetimi hesaplarda hata yapıyor ise Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanır. Kooperatife aidatını ödeyen hisse sahipleri bir araya gelip dörtte bir oranında imza toplayınca hükümet komiseri nezaretinde seçime gidilir.