Gazetemizin Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu meslekte 50 yılını deviren büyüğümüzdür. Yarım asırda Cumhuriyet tarihimizin darbelerine, muhtıralarına, olağanüstü yargılamalarına, ekonomik-siyasal bunalımlara tanık olmuş; görevi esnasında tarihe tanıklık etmiştir. Halen habercilik heyecanını koruyan, toplum ile devlet erki arasında köprü olmaya gayret eden sorumluluk sahibi vatandaşımızdır.
23 Nisan 1920'de kurulan meclisimizin yüzüncü yıl kutlamalarında evlerine kapanmak zorunda kalan vatandaşlarımızın ortak kutlaması için tüm camilerden "İstiklal Marşı" yayını yapılmasını teklif etti. Cami ile cemiyetin bütünleşmesi yolunda önemli bir fırsat idi. Diyanetin başındaki "Fesli Deli Kadir'in kankası" duymadı bu çağrıyı. "VİP Cuma namazı" diye garabetin peşine düştüğü için kulak vermedi böylesi ulvi çağrıya. Ya da beklediği merkezden talimat gelmedi. Yanılmıyorsam Türkiye'de 90 bin cami var. Diyanetin bütçesi sanayi ve teknolojiyi geçiyor. Her camide imam ve müezzin devletten maaş alıyor. Oysa 1960'lı yıllara kadar "Selatin" adı verilen şehirlerdeki büyük camiler dışında maaş alan yoktu. Köyler, mahalleler, kasaba ve ilçelerde gönüllülük esası vardı. Halk kendi arasında para ve iaşe toplayarak imamların geçimlerini sağlardı. İnsanlarımızın dini duygularını sömürme alışkanlığını siyasi ranta dönüştüren sağ iktidarlar ve darbe yönetimleri, halk yardakçılığı adına ibadethaneleri sektör haline dönüştürdü.
Şimdi bazıları "Mübarek Ramazan ayında bu da yazılır mı?" diye itiraz edecektir. Her görüşe saygımız var. Corona günlerinde camilerden beş vakit sela yükseliyor. Ezandan sonra görevliler vatandaşlarımızın sağlıkları için sokağa çıkmamasını tavsiye ediyor. İyi ve güzel. Her yatsı namazı sonrasında dualar yükseliyor, minarelerdeki ses sistemlerinden. Onardan toplam 50 dakika... 15 Temmuz gecesi tüm camilerden sela okunması da tarihi bir andı. O camilerin inşasını sağlayan, ezanların dinmemesi için yedi düvel ile savaşıp "Gazi" ünvanı almış Meclis’in yüzüncü yılında "İstiklal Marşı" kime batabilir ki!.. Kaldı ki İstiklal Marşı şairi Mehmet Akif'in ölümsüz şiirlerine hutbelerde atıflarda bulunan Diyanetin "Hakkıdır Hak'ka tapan milletimin İstiklal" sözleri ile biten marştan rahatsız olması mümkün mü?
Dünyanın bütün ülkelerinde "Milli gün"lerde devletten tek kuruş maaş almayarak cematin bağışları ile ayakta duran kiliselerde çanlar çalar... Sinagoglarda aynıdır. Canım memleketim de Kars ilimizdeki bir tek camiden İstiklal Marşı okundu. Bir de KKTC'den ses geldi. Umarım Kars ve Kıbrıs'ta İstiklal Marşı yayını yapan din görevlileri hakkında işlem yapılmaz. Kabataş'taki ünlü yalanı unutmuş değiliz. "Camide içki içtiler" iftirasını kabul etmeyen imam sürgünden sürgüne gönderilirken, vatandaşa sövüp, hakaret eden imamların da lojmanlı cami ile ödüllendirildiği dönem yaşıyoruz.
"VİP Cuma namazı"na AKP içinden de ciddi eleştiriler gelmişti. Sarayda "Bazı yetkililerin parlamentoya devrine" dair çalışmalar olduğu kulislere yansıyor. Dahası belediyelerin yardımlarının engellenmesini seçmenin tepkisine sebep olduğu, yanlıştan dönülmesi konusunda uyarı raporlarından dem vuruluyor.
Freni patlayarak yokuş aşağı inmekte olan AKP iktidarının kamyonu tahrip ederek ilerliyor. Nereye çarpıp, devrileceği belli değil. Halkla inatlaşmanın bedelini İstanbul'da 23 bin oydan 800 bini geçen fark ile ödeyen iktidar bu defa Atatürk'ün kurduğu Türk Tarih Kurumu Başkanlığına, Atatürk'ün katline fetva verenlerden İskilipli Atıf'a övgüler düzen birini getirdi. Ünlü (!) Ensar Vakfı yöneticisi. "Ensar Vakfı" denince akla hemen "Çocuklara cinsel istismar ve TÜRGEV'e milyon dolarlık bağış" geliyor. İktidarın İş Bankası hisselerine el koyma girişimi yasalara takılınca hisselerin gelirini ele geçirmek için Türk Tarih Kurumu yönetimi gelmiş olmalı.