İYİ Parti'nin kuruluşundan sonra bir türlü "bizim" olmayan mahallenin yani medyanın hallerine bakmak için gazeteleri turladım. Sanal alemdeki yorumlara göz atarken istem dışı bir de ıslık tutturmuşum. Merkez, yandaş, tetikçi, ajan-provakatör, görevli, rüzgar gülü falan derken ıslıkla çalmaya gayret ettiğim melodinin ünlü bir film müziğine benzediğini fark ettim. İyi-Kötü-Çirkin 1966 yılında Holywood'da çekilen Western türü filmin yönetmeni Sergio Leone... Başrolünde ünlü Clint Eastwood... Eli Wallach, Ce Van Celef, Yuigi Pistilli... En az 50 defa seyretmeme rağmen bu filmin müziğini, köprünün uçuşu, asılma sahnesi ve finalindeki mezarlığı unutmak mümkün değil. Tüm zamanların en çok seyredilen filminin özetini meraklıları için kısaca hatırlatalım:"Ortak bir hedefe doğru değişik nedenlerle yol almakta olan üç silah arkadaşı aslında kader açısından yolları kesişmiş insanlardır. İsimleri İyi, Kötü ve Çirkin olan bu kişiler için o dönemdeki Amerikan İç Savaşı bir araçtır. İyi ile Çirkin'in risk barındıran ancak iyi para getiren işleri mevcuttur. Çirkin, aranan azılı bir suçlu olduğu için İyi onu adalete teslim edip önce ödülünü alıyor sonra da darağacından riskli bir metot ile kurtarıp bir sonraki işe kadar sağ kalmasını sağlamaktadır. Bir gün gizli bir hazinenin ortaya çıkmasıyla ikilinin araları bozulur. Onlar birbirleriyle didişirken ortaya üçüncü bir hazine avcısı çıkar; o da Kötü adındaki kişidir. Artık her şeyin başka türlü yaşanma zamanıdır..."Kötünün öldüğü çirkin ile iyinin yaşadığı filmin unutulmaz repliği: "Fakirsen sadece patates yersin"i günümüz iz düşümünde yorumlayacak kaç yürekli medya mensubu var? Simit ve çayın yanına kaşar ya da ucuzundan gravyer peynir ile mutlu olan idealist gazeteciler nesli tükenmek üzere. Patron sofrasında soytarılaşanlar revaçta. Bir de servisçiler ile tetikçiler... Sabun köpüğü gibi parlayıp, sönenler... Doğru düzgün adam gibi maphus yatmayı beceremeyen ya da göze alamayanlara değinmeyeceğim bile... Namuslu kalabilmeyi hatırlatacağım sadece... Unutmasınlar ki kötü bile ölüyor ama çirkin yaşıyor. Çirkin kalmak bile bazıları için onurlu...Islık çalarak haber ve yorumlara dönelim. Neymiş efendim İYİ Parti'nin logosu Vatikan'dan alınmış, renkleri böyle imiş. İYİ'nin Kayı Boyu tamgası böyle iken onlarınki şöyleymiş... Nereden bakarsanız ahmakça. Ne tarih bilgisi ne de estetik anlayışı var? Cahil cüretkarlığı sınırını aşan çok. Biz en iyisi bu eblehleri İlber Ortaylı Hoca'ya havale edelim. Beddua değil, durum tesbitinde ne diyor Hoca: "Çok cahilsin, keşke ölsen..."1966'dan bu yana "İyi, Kötü, Çirkin" filmi keyifle seyredilmeye devam ediliyor. Müziği hafızalara kazındı. Sigara dumanı gibi üfürülen yazılar arşivlerin tozlu raflarında kalırken "Adam", "Kadın" ve "Sen Kimsin" üzerine yazılanlar kitap haline getirilerek baş ucu eseri haline dönüşüyor. Ölüp gidecek kötülerin ardından konuşmaya, yazmaya değmez. Çirkinler olmasa güzelin, iyinin değeri bilinmeyecek. Sonuçta "İyi Adam"ın "Sırf bu nedenle 'iyi' partidir" yazısının finalini paylaşmak istiyorum:"Dünyanın kızları dünyayı yönetiyor, bizim kızlarımızı izbe tarikat yuvalarına tıkıp, hem manen hem madden, diri diri yakıyorlar.Meral Akşener'in kurduğu parti… İşte sırf bu nedenle bile "iyi" partidir.35 senedir bu memlekette gazetecilik yapıyorum, kadınların bu parti kadar merak ettiği bir başka parti görmediğimi söyleyebilirim.Sağcı mıymış solcu muymuş, merkez miymiş filan… Hikayedir.İkinci dünya savaşından kalma soğuk savaş klişelerini geçin kardeşim.Özgür kadın faktörü, çağdaş dünyanın trendidir."Teşekkürler "İyi Adam..." Teşekkürler Yılmaz Özdil... Ne de çok korkmuşlar Özgür Kadından... Ana kucağından...