Hatadan dönmek erdemdir. Hayatının önemli bir bölümünde yanlış fikirleri savunanların gerçeklerle yüzleşmesi ile doğruyu bulmasına çok rastladık. Ergenekon kumpası ile hapse atılan Doğu Perinçek'i de, içerideki duruşu ve Türk Milliyetçiliği üzerine yazdıkları, ülke meselelerindeki hassasiyetine tanık olunca "bizim çizgimize geldi" dediğimiz anlar bile oldu. İçerideyken farklı, dışarı çıkınca farklı ve yalpalayan çizgisini eleştirdiğimizi söyledik. Sayın Meral Akşener'e "gladyonun prensesi" iftirası karşısında Perinçek ile ilgili elbette birden fazla sözümüz olacak. Sabırları zorlamadan bir kaç anektod ile başlayalım.
12 Eylül 1980'den hemen önce Aydınlık Gazetesi'nin Milliyetçi-Ülkücü gençleri hedef göstermesi meşhurdur. Onlarca gencin kanında elleri vardır. Darbeye bir kaç ay kala "Askeri Okullardaki Faşist Yapılanma" başlıklı haberde bu satırların yazarı dahil onlarca gence iftira attılar. Çok genç yaşta işkenceler görmemizi sağladılar. Yıllar sonra Irak Türkmen Cephesi'nin kuruluş yıldönümü kokteylinde gazeteci arkadaşım Ceyhun Bozkurt'un ricası ile Perinçek ile ilk kez bir araya geldik. "Sizin yüzünüzden soruşturma geçirdim. Felaket dayaklar yedim" dediğimde, o manşeti hatırladığını ifade ederek "Dün, dünde kaldı, bugün asgari müştereklerde bir araya gelmek zorundayız" demişti. Ardından Silivri'ye atılınca, her Türk gibi mağdurdan yana olma alışkanlığımız depreşti. Ergenekon'da Perinçek'in şahsı değil Türk Milleti ve devleti yargılandığı için duruşmaları takip ettim. Yazdıklarım meydanda. Konuşan, yazan herkesi içeriye atarlarken tek kuruş almadan Ulusal Kanal'da yıllarca program yaptım.