Türk Milliyetçiliği 150 yılı aşan çağdaş, entelektüel bir harekettir. Her şeyden önce kentlidir. Sorgular, eleştirir. Doğruyu bulmak için sosyolojiden, psikolojiye, matematikten, mantığa tüm bilim alanlarında sebep-sonuç ilişkilerini irdeleyerek "ortak akıl"da karar kılar. Bugünü, yarını planlamaz. Çağlar ötesini hazırlar. Türk Milliyetçilerinin içine bir virüs bulaşmış olmalı ki kentli olmanın gereğini yerine getirmektense varoş kültürünün hakimiyetine girmekten beis duymayanların sayısı arttıkça bazıları "Sağcı" oldular. Zihniyet olarak köylülüğü aşamadıkları için yaşadıkları, tutundukları gettolardan ruhen çıkamadı sağcılar. Vahşi kapitalizmin kurallarına ram olup, düştükleri inanç kuyusunun karanlığında din adına dinbazların kontrolüne geçtiler. Oldum olası bu sağ kafayı sevmedim. Türk Milletinin çağlar üzerinden çağ atlayarak yer yüzünde hak ettiği yeri alamayışının sebebi olarak gördüğüm için de kavgaya hiç ara vermedim.Sağcılık cidden sari bir hastalık. İşin kötü yanı tedaviyi kabul etmiyor. Bulaşınca etrafını da yıkıp geçiyor. Dahası sağcılaştığının farkına varmadan, sağ taraftan yürüyüşe devam ederek potansiyel etki sahası oluşturuyor. Etkilenmeye, kullanılmaya müsait topluluk haline dönüşüyor. Sağcı için ideal ideoloji yoktur. Kızıl elması olmaz sağcı kafanın. Uğruna her şeyi göze aldığı lideri de yoktur. Gün gelir Ahmet öteki gün Hasan... Cahiliye dönemindeki putperestler gibi kendi elleri ile yaptıkları putlara taparcasına birilerinin peşine takılmaktan geri durmaz. Öne çıkmak için yanındakinin ayağını kaydırmaya kadar her türlü çıkarcılıktan çekinmezler. Hakim olan "biat kültürü" olduğu için sorgulama yetenekleri de yoktur. "Bir bildiği var" inancıyla takılıp peşine gider. Okumaz o kafa... Araştırmaz. Akılcı değil nakilcidir... Elin adamı uzaya çıkarken, o cahiliye dönemi ile sahabelerin rivayetlerini yaşamış gibi anlatır. Sadece cahillikle yetinmez bir de cahil cüretkarlığı vardır ki maazallah en tehlikeli yanı da budur. Düşünmeden saldırır. Hipnoza uğrar ve canlı bomba olana kadar vardırır işi...***Sağcı kafanın tarihi ve sosyolojik açmazlarına dair ciltler dolusu yazsak az. Bakıyorum o sağcı kafa baş kaldırıp önüne gelen her değeri, masumiyeti, adaleti, hukuku, insan haklarını, demokrasiyi ezip geçerek yine tozu dumana katarak uçuruma doğru gidiyor. Bu defa takmışlar kafayı Kemal Kılıçdaroğlu'na... Niye yürüyormuş? Peki o zaman bir dönemin sağ parti lideri Süleyman Demirel'in "Yollar yürümekle aşınmaz" sözüne niye itiraz etmediniz? O Demirel ki toplumun beklentilerini iyi bilen, tecrübesi ile kitleleri sürükleyen adamdı. O'nu bile anlamadılar... Lafa gelince "askeri vesayet", icraatta sivil darbeye biat... Madem vesayete karşısın sağcı kafa, o halde "Sivil itaatsizlik-Pasif direniş metotları" diye bir gerçeği niye görmezden geliyorsun. Takmışsın kafayı Gezi'ye... "Gezi'nin ne anlama geldiğini Zeytinde de anlamadıysan" Tanrı seni ıslah etsin. Kaldı ki bugün her taşın altında aradığın FETÖ, polisteki robotları ile her türlü tahriki yaptığından da habersiz isen geçmiş bile olmasın sana. Gezi, sadece bir ağaç meselesi değildi. Gençlerimizin hayat tarzlarına müdahalenin tepkilerinin ötesine de geçmedi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı 'adalet' yürüyüşünden terör olayları, ayaklanma, başkaldırı beklemek de FETÖ polisleri ile İstanbul Belediyesi zabıtalarının çadır yakmalarını hatırlatmaktan öteye gitmez.***Tamam okuma alışkanlığın yok. Araştırmak, sorgulamak sağcı için yasak. Elindeki pahalı telefonlar ile makara-kukara, Cuma ve kandil mesajları sallıyorsun. Haram para ile hacca gidilip, gidilmeyeceğini, orucun nasıl bozulacağını soruyorsun. Aynı çabayı her fırsatta belden aşağı muhabbet için girdiğin internette sağla. Gir bakalım insanlar adalet-özgürlük arayışı için neler yapmış? Ha... Hz. Muhammed Mekke'den Medine'ye niye göçmüş? Bari O'nu öğrenin. Haksızlığa ve zulme başkaldırmak ile ilgili ayet ve hadisleri öğrenin.Yazının girişinde Türk Milliyetçilerinin şehir kültüründen uzaklaşarak gecekondu-arabesk etkisiyle sağcılaştığını vurguladım. Sanırım bazı kesimler itiraz edecek. Sözüm klişeleşmiş sloganların ardına sığınanlar ile koltuk bekasına düşenler içindir. Bu ülkede eğitim seviyesi en yüksek kitlenin gerçek Türk Milliyetçileri olduğundan şüphem yok. Laf döner dolaşır işine gelince Milliyetçi geçinenler ile sağcılığa evrilenlere gider. Arif olan anlar...