Azerbaycan, Ermenileri önüne katıp kovalamaya başlayınca canım memleketimin insan manzaralarında tekmili birden "Kafkas Uzmanı" kesilivermiş. Ekranları işgal edenler gevrek gevrek "Azeri" tanımı yaptıkça "Biz Azeri değil Azerbaycan Türküyüz" itirazını dinleyen yok. 90'lı yılların "Türki" modası anlı-şanlı akademisyenler ile eskimiş siyasetçilerin ağzından düşmüyor. Türk olmaktan imtina edenlerin arızalarını anlarız. Ancak ısrarla "Türki" deyip, "Türke benzeyen" cümlesi cehaletin ta kendisi değil mi=Diplomasını, akademik kariyerini nereden aldığı belli olmayanlar, "Okumak" yerine "Dinlemeyi, nakil"i öneriyor. "Okursa, öğrenirse sorgulayacak" diye korkanları İlber Hoca'ya havale edip Azerbaycan'a dönelim.
Azerbaycan'ın neden 27 yıldır beklediğini, milli ordusunu kurmak da niçin o coğrafyada bir süre yaşayıp, 1990'lardan itibaren yaşanan "Fetret dönemi"ni bilip, analiz etmek zorundayız. Tevazu göstermeden peşinen yaşayıp, tanık olduğumun altını çizmeliyim. Bilmediğini bilmeyenler için geçtiğimiz yıl kaybettiğimiz Azerbaycan'ın gerçek anlamdaki Mili Kahramanı Nevruz Emmi'nin "Şah Mat-Azerbaycan Gerçeği" adlı tarihi eserini mutlaka okumalarını tavsiye edeceğim.