2002 Kasım ayında iktidara gelen AKP'nin Kamu İhale Kanunu'nu 191 kez değiştirdiğini hatırlatarak Tank Palet Fabrikası'nın "Satış-özelleştirmesi-kiralanması-işletme devri" gibi henüz tam anlamı ile netleşmeyen "stratejik" konuya ışık tutmaya gayret edelim.
1952 yılında Türkiye'nin NATO'ya girişi ile Cumhuriyet'in kuruluşuyla başlayan "Milli Savunma Sanayii" kapatılarak bağımlı hale dönüşümüz uzun hikaye... Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde başta yerli uçak olmak üzere, yerli bomba ve diğer silahlarını üreten Türkiye, Avrupa ülkelerine bile ihracat yaparken; Gazi'nin ölümü ile hızla geriye dönüşün hazin öyküsünü bir başka yazıya bırakıp; yakın tarihimize atıf yapmak zorundayız.
ABD'li elçiler: "Ordunuzun don lastiğini bile biz veriyoruz" diye böbürlenmeleri karşısında 1950'li, 1960'lı yılların siyasi iktidarlarının tavırlarını sorgulamayı ünlü "Johnson Mektubu"nu da öteleyip 1974 Kıbrıs Barış Harekatına gelelim...
20 Temmuz 1974'de başlayan harekattan hemen sonra başta ABD olmak üzere Avrupa ülkeleri de Türkiye'ye ambargo uyguladı. TSK envanterlerindeki silah ve teçhizatların Kıbrıs'ta kullanılamayacağını belirttiler. Bu arada İstiklal Harbinden sonra ilk defa sınırlarımızın dışında operasyona giden TSK'nın hayati eksikleri de ortaya çıktı. Denizde çıkarma gemilerimiz eksikti örneğin. Arabalı vapurlar kullanıldı. İkinci Dünya Savaşından kalan tanklar Beşparmak Dağlarına tırmanamadı... Ambargo ile yüzleşen Türkiye kampanyalar düzenleyerek "Yerli-milli savunma sanayi" için seferberlik ilan etti. 1975 yılında Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve Başbakan Süleyman Demirel'in talimatı ile, hayırsever bir işadamının hibe ettiği araziye "Tank-Palet Fabrikası" yine vatandaşlarımızdan toplanan para ile kuruldu. Başta ASELSAN olmak üzere Savunma Sanayinin kuruluş geçmişleri 74 Kıbrıs harekatı sonrasına dayanır. Arifiye Tank-Palet'in ilk görevi ABD'nin hurdaları M60 tanklarının başta paletleri olmak üzere, zırh ve diğer aksamlarının tamir ve tadilatı idi... Zamanla benzini adeta içen motorlar değiştirilip daha güçlü ve az yakıt ile çalışan dizel motorlar ile reorganizasyonu gerçekleşti. Yakın zamanda Almanya'dan alınan Leopart tanklarının gelişiminde önemli görev yüklendi. Kuruluşundan itibaren TSK bünyesindeki subay, astsubay, uzman çavuş, er ve sivil işçi memur tarafından yönetildi. Sadece tanklar değil, ZPT denilen zırhlı personel taşıyıcılarının tamir ve yedek parçalarını üretti. NATO standartlarında HEK (Hurda-Enkaz-Köhne) kabul edilen kullanma süresi dolup; hurdaya ayrılması gereken binlerce tank ve zırhlı araç burada yenilenerek yıllar süren ambargolara direnilmiş, savunma bütçesine milyarlarca dolarlık tasarruf ve katkı sağlamıştır. Bu fabrikada yetişen işçi, usta, teknik eleman ve mühendislerin "yetişmiş eleman" sıfatları ile otomotiv sektörü ve savunma sanayi kuruluşlarında istihdam edilişlerinin ekonomik boyutu, maddi getirisi de ayrı boyuttur. Tank-Palet Fabrikasının bir diğer görevi de "Test Merkezi" olmasıdır. Yerli-Yabancı zırhlı, paletli motorlu araçların testleri burada yapılarak kabulleri sağlanıyordu.
Kamuoyunda "Kundağı motorlu top" denilen arazi koşullarında hareket edebilen top ve fırtına obüsleri'nin yapım ve montajları da halen burada gerçekleşmektedir. Savunma sanayi bir bütündür. ASELSAN elektronik aksamını, ROKETSAN patlayıcısını diğeri yazılımını gerçekleştirirken bütün bu parçaların montajı, testleri burada yapılır. Onayı ortak kurul tarafından tescil edilir. Adapazarı Tank Palet Fabrikasına, başta sınır ötesi harekatlarda, sınırlarımız içindeki operasyonlarda vurulan, devrilen, arızalanan tank ve zırhlı araçlar hurda halinde getirilip raporları yazılır. Ardından farklı parçalardan yeni diye yutturulur. Zırhları yenilenir vs.
AKP Genel Başkanının "Bunlar 20 Milyar doların ne anlama geldiğini bilmiyor. Buranın değeri 250 milyon dolar olduğu için 50 milyon dolarlık yatırım garantisi ile işletme devrini yaptık" dediği Tank Palet'in Türk Savunma Sanayine yıllık katkısı 250 milyon dolardan fazladır. 50 milyon dolarlık yatırım devede kulak bile değildir! Kaldı ki Katar'lılardan ortaklık adına alınan para daha şimdiden 250 milyon doları aşmış olmakla beraber belgeleri teslim edilmediği için ortakların bazıları bizzat Erdoğan'a şikayet edilmiştir. Ve gelelim BMC'ye...