Sinemalarda duruşma esnasında tanık olanlar için yemin ettirilme ritüeli son derece dikkat çekicidir. Zira tanığın ifadesi ile zanlının kaderi değişecek, yargı heyetinin kararı etkilenecektir. Yabancı filmlerde kutsal kitap sahneye konur, iş ciddiye alınır. Hatırlatmalar yapılır. Adaletin peşine düştüğüm günden bu yana neredeyse 10 yıldır binlerce duruşma izledim. Tanık huzura alınıyor; "yakınlık ya da husumet var mı?" sorusundan dolayı adalet yerini bulsun diye salonun tamamı ayağa kalkar gibi yapıp "yemin ederim" cümlesini duyup oturuyor yerine... Tanıklık ciddi iş dedik ya... Huzurda yapılması önemlidir. Tanıklığın gizlisi, saklısı olmaz ama canım memleketimde adeta "gizli tanık borsası" kurulmuş. Bir de "özel tanık"lık müessesesi oluştu. "Özel kişiler" gelip "özel celsede" ifade veriyor. Yani sadece hâkim ve savcı huzurunda. Lehinde ya da aleyhinde ifade vereceği zanlı ile karşı karşıya gelme, sanığın ya da avukatının bırakınız sorularını, yüz yüze bakışmasına bile imkan yok.***Darbenin hukuku olmaz derler. Bizde darbe sonrası yeni hukuklar geliştiriliyor. Darbenin şifresini çözecek mahkemelerde "kilit tanık"lar kamuoyuna açık duruşma salonlarında bildiği gerçekleri alenen açıklama yerine, gizemlerini koruyarak sadece yargı heyeti ile muhatap oluyor. Kimisi bırakınız mahkemelerde ifade vermeyi yasama organı olan TBMM de kurulan "Araştırma Komisyonu"na gelmedi. İfadeleri yazılı geldi. Hoş komisyona gelip bilgi verenlerin de ne dediği pek anlaşılmış sayılmaz. O komisyona en uzun süre bilgiyi bu satırların yazarı vermesine rağmen yayınlanan raporda tek satırına rastlamadı. Komisyon o gece darbenin kaderini değiştiren Orgeneral Ümit Dündar'ı da dinlemişti. Söylediği tek somut şey: "Devlet Bahçeli'yi hiç tanımadım, görüşmedim" ile "Tayyip Erdoğan ile o gece telefonda görüşmedim" olmuştur. Dündar tıpk...