Kumpaslar ülkesine döndük. Kumpasın olmadığı kurum yok. Poliste, adliyede, futbol sahalarında, gece kulüplerinde, siyasette, sandıkta, sağlık ve magazin dünyası gibi günlük hayatımızın bir parçası oldu kumpas. Kumpas gerçeklerin izini siliyor, hayatları karartıyor. Özgürlüklerin kısıtlanmasını sağlarken intiharlara ölümlere sebep oluyor.
Gazetecilik mesleğimde son 10 yılım FETÖ'nün polis-adliye-gizli tanık kumpaslarını ortaya çıkarmakla geçti. Emniyete çöreklenmiş lanet yapının hazırladığı sahte belgeler ile özel yetkili mahkemelerin hukuksuz infazlarının peşine düştüm. Silivri'deki tiyatro mahkemeleri takip edip, elimden geldiğince kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştım. Örgütün yapısı ve yöntemlerini açığa çıkartıp sonunda bunlar darbe yapacak diye 15 Temmuz'dan iki yıl önce uyardım. Başıma gelmeyen kalmadı. Halen mahkemelerle uğraşıyorum.
***
Uslanmamak, evcilleşip, ehlileştirilmemek gibi kötü huylarım var. 15 Temmuz gecesi "bu işin içinde bit yeniği var" şüphesi düştü içime. Darbeye kalkışanların sanıldığı gibi salak olmadığını kavradım. Önlerine konan senaryoyu oynadı çoğu. Ne de olsa böylesi cemaat yapılanmalarında "biat" esastı. Sorgulamak yasaktı. Sorgulamadan daldılar. Üstelik kan akıttılar. İçlerinden birisi de yiğitçe çıkıp "inandığım için yaptım" diyemedi. Görüntülere rağmen "inkar" yolunu seçtiler. Ve halen o meşhur "rüyalara" yatıp "kayıp kardinal ya da mehdi"nin kendilerini kurtaracağını sanıyorlar.
Aradan iki yıl geçmesine rağmen "devletin kılcal damarlarına sızan"ların tamamı temizlenmiş değil. Teknoloji sayesinde bir bir yakayı ele veriyorlar. Ankesör ve haberleşme sistemleri açığa çıkınca günlük 40-50 kişi gözaltına alınıyor. İçerdekilerin bir daha çıkma ihtimalinin olmadığını kavrayanlar şimdi ilk andan itibaren bir an önce yırtmak için "itirafçı" oluyorlar. Sorgulama ifadeleri de ilginç. "Ben senin adını vermek zorundaydım. Sen de beni ver." Utanmadan, arlanmadan itiraf adına bir sürü ilişkisi olmayan insanları da yakmaktan geri durmuyorlar.
Malumunuz "FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması için TBMM'de komisyon kurulma" talebi, mücadele yapıyormuş gibi yapan AKP ve MHP oylarıyla kabul edilmedi. Yasama organı parlamentoyu işlevsiz hale getirerek, ülkeyi "Tek adam rejimi"ne götürenlere FETÖ ile gerçekten mücadele etmenin yöntemleri konusunda somut önerim olacak. Daha önce de yazdım. Duymamazlıktan geldiler. "Yalan makinesi"ni sokun devreye! "Türkiye'de yasal olarak kullanılmıyor" cevabını verip kurtulamazsınız. MİT Müsteşarı Hakan Fidan imzası ile TBMM'ye gönderilen raporda FETÖ soruşturmaları sırasında MİT personelinden kaç kişinin "Yalan makinesi" testinden geçirildiği kayıtları ortada. MİT bunu kendi personeli için yapabiliyor.