Evrensel hukukun geçerli olduğu ülkelerde duruşma salonları aşağı-yukarı bir birine benzer. Gezip, gördüğüm ülkelerin hepsinde yargı heyeti salondaki kürsüde oturur. Yani yukarıdadır... Bazı ülkelerde iddianameyi hazırlayan savcılar ile savunmayı üstlenen avukatların seviyeleri aynıdır. Her iki taraf da kürsünün aşağısındadır. Temel Hukuk dersi ile başlayan Hukuk Fakültelerinde ilk öğretilen "usul, esastan önce gelir"dir. Hukuk evrensel olmakla beraber her ülkenin kendisine has medeni, ticari, idari konulardaki farklılığından dolayı bir başka ülkede hukuk fakültesini bitirenin diploması direkt kabul edilmez. Aksi halde canım memleketimin zengin aile çocukları para karşılığında yabancı ülkelerden diplomayı kapıp; ülkemizde avukatlık, hakimlik, savcılık yapmaya kalkışırlar. Hoş özel ve vakıf üniversitelerinde bol miktarda Hukuk Fakültesi var. Dahası eğitim seviyeleri liselerin bile altında olduğu için seviye yerlerde sürünüyor. Öyle hukuk mezunları var ki dava dilekçesi yazmayı bile bilmiyor. Lafa gelince "eğitim şart" deriz. Oysa en hassas konu olan "Adalet" de, hiç tecrübesi olmadığı halde hâkim-savcı kürsüsüne geçip hukuki karar veremeyen, siyasi vesayetin etkisi ile günü kurtarma telaşında olan adalet personeline... Hükümet emri ile dosyaları belirlenen sürede sonuçlandırıp; derece yükselterek çaktıkları cezaların yüzü suyu hürmetine yüksek yargıda açılan 300-400'lük kadroda yer alma telaşında olanların üstün (!) gayretlerini yazsak roman olur, ansiklopedilere sığmaz...