Işığın doğrudan elektrik akımına dönmesi basit olarak şöyle anlatılıyor: ‘’Yarı iletken bir diyot olarak çalışan güneş hücresi, güneş ışığının taşıdığı enerjiyi iç fotoelektrik reaksiyondan faydalanarak doğrudan elektrik enerjisine dönüştürür.’’
İnsanoğlu ihtiyaç duyduğu elektriğe kavuşmak için dünyayı sömürüyor. Fosil yakıtları tüketiyor ve dünyayı kirletiyor. Küresel ısınma yaşanıyor. Kaynaklar tükendikçe - azaldıkça ve maliyet arttıkça yatırımcılar yenilebilir kaynaklara yöneliyor. Rüzgâr gibi, güneş gibi.
Türkiye hangi noktada? Emekleme aşamasına bile geçemedik maalesef.
Konya’da 22.5 megavatlık bir santralın açılışına katıldım. Türkiye’de gerçekleşen ilk güneş enerji santralı. Tekno Ray Solar tarafından kurulmuş. Şirketin yönetici ortağı Alper Coşkunoğlu’nun verdiği bilgiler çarpıcı. Güneş santrallarının Almanya’da kurulu kapasitesi 44 bin megavat. 77 bin’e çıkıyor. Çin’de 38 bin, 20 bin daha devreye alıyor. ABD ise 10 bin megavat kapasiteyi aşmış.
Coşkunoğlu, ‘’Aslında en ideal ışıma noktasında bulunuyoruz. Bu bir servettir. Milli servet. Arapların petrolü varsa bizim de bu özelliğimiz var. Türkiye’de yetkili kurumlar maalesef koordineli çalışmıyor ve bürokratik engeller aşılamıyor. Halbuki her yıl birkaç binlik bir kapasiteyi devreye almamız lazım’’ görüşünde.