İstanbul Ticaret Odası Başkanı İbrahim Çağlar’ın önerisi fazlasıyla cesurdu. Devletin, kısa vadeli döviz borcu olan işadamına (şirketlere) 2.70’ten dolar satmasını istedi. Gerekçesi basit: “Kur öngöremediğimiz seviyede arttı. Reelsektörün 35 milyar dolarlık kısa vadeli borcu var. Kur artışı nedeniyle 17.5 milyar zarar var. Bu zararın bir kısmını devlet karşılasın. Yoksa üretim çarkları yavaşlar hatta durur.’’
Toplumdan güçlü bir itiraz geldi. Ben bu öneriye kategorize edilmiş bir şekilde karşı çıkmıyorum. Eğer konu Türk ekonomisi için sistematik bir sorun haline dönüşmüş ise öneriyi tartışırım. Yine de amacım tartışmak değil. Bu öneri tek başına ekonomiyi yönetenlere uyarıdır. Şık ve yerinde bir uyarıdır. Ayrıca kamunun borç stoku fazla değil diyerek özel sektörün borç stokunu görmek istemeyenlere bir derstir. Devletin kendi bütçe dengelerini koruyacak bir yapıda olması her şey değildir. Eğer üretimi tehlikeye sokacak nitelikte özel sektör borç ödemesinde sorun doğarsa, bundan tüm toplum etkilenir. Çağlar, bu çıkışı ile rüyada olanları uyandırmıştır sanırım: TL’nin aşırı değer kaybetmesi ya da yüksek kur seviyesi, borçlanmasının yüzde 55’ini döviz ile yapan şirketleri batırabilir.