“Ekonomik suça, ekonomik ceza” anlayışı kapitalist sistemin özünü oluşturur. (Elbette sahtekârlık, dolandırıcılık gibi hareket etmemek kaydıyla.) Bir insanın, tüccarın, müteşebbisin, tacirin her neyse, karşılıksız çek nedeniyle hapis yatması, hürriyetinden olması, sistemin özüne terstir. (Kimi görüş sahibi, karşılıksız çek vermenin, sahte para basmak anlamına geldiğini savunuyor. Aynı görüşte olmamak kaydıyla bu teorik tartışmaya girmeyeceğim.)
Hükümet doğru bir kararla, 2012 yılından itibaren hapis cezasını kaldırdı. (6273 sayılı Çek Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.) O günden bu güne hapis cezasının kaldırılmasının tartışması bitmedi. Bu değişikliğin çek kullanımını kolaylaştırdığına ve sahtekârlığın arttığına dair görüş (bilgi sahibi olmadan) toplumca benimsendi. Halbuki çek kullananların sicilleri artık ilgilisi tarafından görülebildiği (kredibilitesi derecelendirildiğinden) için daha önce çeki karşılıksız çıkarak siciline işlenen firma veya kişiler için hayat daha zorlaştı. Hapis cezası yok ama çeki karşılıksız çıkarak kayıtlara alınan bir kişi bir daha çek kullanamaz hale geldi.
Üstelik çeklerin karşılıksız çıkma oranı ile ekonomik faaliyetlerin düzeyi arasında yakın bir ilişki var. Ekonomik göstergeler bozulduğunda ödeme güçlüğüne girenlerin sayısı artıyor ve karşılıksız çek miktarı artıyor ya da çekle ticaret yavaşlıyor.