Size bir resim çizeyim. Bu halk yardımsever. Fakire fukaraya yardım etmekten asla vazgeçmiyor. İslami soslu ekonomik ve siyasi yapıların temelini bu toplumun hayırseverlik damarı oluşturuyor. Adına bağış, himmet, komisyon, yardım deyin fark etmez. Çok ortaklı yapıların oluşması böyle oldu. Jet Fadıl böyle çıktı. Kombasan tipi yapılar sermayelerini böyle oluşturdu. Dini duygular kullanılarak toplanan milyonlarca liranın kaynağı İslami yaklaşımlar.
Dünyanın dört bir yanında açılan okullara bakış açısı, Hıristiyan dünyasının yıllardır uyguladığı misyonerlik değil miydi? Anadolu’nun ücra bir köşesinde esnaf olan birini, Afrika’nın uçsuz bucaksız bir noktasında açılacak Türk okuluna destek vermeye iten motivasyon ne olabilir ki? Ya da varlıklı birinin Afrika’da bir su kuyusuna sponsor olduğunu bilmesi nasıl bir duygunun tetiklenmesiyle söz konusu oluyordu?
Şöyle bir senaryo yazalım ve gerçekçi olup olmadığına siz karar verin.
Muhafazakârız. Mütedeyyin insanlarız. Bir yardım derneği kurduk. Derneğe kamuoyunda dürüstlüklerinden endişe edilmeyecek yöneticiler seçtik. Sonra da diyelim ki Anadolu’da fakir ailelere gıda yardımı yapacağız. Para toplamaya başlayalım. (Devletin sosyal yardımlarda ulaştığı düzey, Türkiye içinde fakirlere destek amaçlı bağış motivasyonunu öldürdü!