Tembellik, bıkkınlık, yazmama isteği ile geçti günler. Tatil filan da yapamadım. Televizyon yayınları devam etti. Allahtan yayın kuruluşumuzun yöneticileri nezdinde halihazırda kredimiz var; atmadıklarına göre...
Benimkisi kendi kendini sansürlemek. Bir elimde kalem bir elimde kırmızı kart. Empati yapma, hassasiyetleri gözetleme hali de denebilir günümüz yazarlığına. Neyse. Kırmızı kart çıkana (ya da kendim çıkarana) kadar kalem yazsın yeniden...
Son yazıma bakıyorum. Demişim ki (özetle): Sevgili siyasetçiler, siz şimdi piyasalarla oynuyorsunuz ya... Yani alamadığınız kararlar nedeniyle veya almayı umduğumuz kararları alır gibi yaptığınız için piyasalar bir aşağı bir yukarı çıkıyor ya... Size kötü bir haberim var: Çok yakında piyasalar sizinle oynamaya başlayacak. “Ne oluyor şu dövize, ne oluyor şu borsaya, ne oluyor yatırım iştahı kesilmiş işadamlarına ve şirketlere” demenize çok az kaldı. Bu günlerin keyfini çıkarın! Yarın elinizden gelen tek şey enflasyon ve işsizlikle boğuşmak olacak.
Koalisyonu kuramadılar ve aradan bir ay geçti. Borsa çakıldı, TL tuş oldu, faizler tırmandı, yabancı sermaye ürkek hareketler eşliğinde piyasalardan çıkıyor. Şehit haberleriyle toplumsal travma derinleşiyor. Nasıl mutlu musunuz?