Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Twitter’dan seçmene Mevlânâ’nın bir cümlesiyle hatırlatma yapıyor: “Sahip olduklarına şükretmeyi bilmeyenin kaybettiklerine isyan etmeye hakkı yoktur...” Ayrıca Habertürk televizyonunda da şöyle dedi:“Ufak tefek sorunlara takılarak istikrarı bozmasın vatandaşlarımız... Bugünleri ararız yoksa...”
Aslında iktidar partisi tarafından yapılan açıklamalar, kararsız seçmenlerin tavrına ilişkin ciddi bir endişe yaşandığını ortaya koyuyor.
Kararsız ya da iktidar partisinden kopan seçmen tavrının, iktidarın kaderini belirleyeceği, anketlerde de ortaya çıkıyor. Kararsız seçmenin oyu belli bir matematikle partilere dağıtılıyor. Eğer bu kararsız seçmen, iktidar partisinden kopmuş ise anketlerde görülen oranlar bile yüksek kalabilir. İkna işe yararsa yine anketler şaşar. Bu nedenle hükümet “Koalisyon ölümdür” teziyle kendisinden kaçan seçmeni geri çağırıyor. Bakalım ne kadar başarılı olacaklar?
EĞER İKTİDARI KAYBEDERLERSE…
Düşünün ne sorunlu bir seçim sistemine sahip olduğumuzu...
2002 genel seçimlerinde 31.5 milyon kişi oy kullandı. 14.5 milyon kişinin oyu (seçmenin yüzde 46’sı) barajı geçemeyen partilere gitti. AK Parti yüzde 34.4 oy ile TBMM’de Anayasa’yı bile değiştirecek ezici bir çoğunluk kazandı. Bugün ise iktidar (HDP barajı geçerse) yüzde 40 oy alsa dahi hükümet kuracak çoğunluğu elde edemeyecek. Temsilde adaleti ıskalayan bir seçim sistemiyle yani bir anomaliyle iktidarı kazanan AK Parti, bu kez bir başka anomaliyle iktidarı kaybedebilecek. Bu olasılık bile seçimlerden sonra neden yeni bir Anayasa ve neden yeni bir seçim sistemi gerektiğini bize anlatmıyor mu? Temsilde adaleti sağlayamadığımızda siyasi istikrarı yakalıyoruz.