ürkiye ekonomik anlamda 2015 yılını fırsat yılı olarak kullanabilirdi. Dünyada enerji ve emtia fiyatlarındaki düşüş, bu ürünlerde dışa bağımlı Türkiye’nin yükünü azaltacaktı. Yani gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrışabileceğimiz bir fırsat doğmuştu. Yılı heba ettik maalesef. Siyasi belirsizlik, seçim maratonları ve jeopolitik risklere her geçen gün daha da açık bir ülke olmanın faturası, fırsatın kaçmasına neden oldu. Suriyeli göçmenler konusunda Batı’nın bile korktuğu maliyeti üstlendik. Rakam her geçen yıl artıyor. Şimdilik 6 milyar dolardan bahsediliyor. Üstelik Merkez Bankası’nı politik tartışmaların odağına yerleştirerek bu kurumun bağımsızlığı, TL’yi savunma ve enflasyonla mücadeleyi etkin sürdürme kabiliyetini zedeledik.
Terör ile mücadeleyi kontrol altında tutma ve PKK sorununu zamana yayarak çözme irademizi (şimdilik) kaybettik.
Seçimlerde bir koalisyon kuramayarak çatışma ortamını derinleştirdik.
Ekonomik reformlar gerçekleştirerek yabancı sermaye açısından yatırım yapılabilir iklimi yaratamadık.
Türk özel sektörünü kur riskiyle karşı karşıya bıraktık.
Veriler de bu olumsuzluğu destekleyecek nitelikte.