Ne ülke ama. Analar ağlamasın herkesin ağzındaydı. Yazılıp
çiziliyordu. Alkışlanıyordu. Destekleniyordu. Şimdi analar ağlasın
dönemindeyiz. Barış diyenler yuhalanıyor. Terörist sınıfına
sokuluyor. Ülkeyi satmakla suçlanıyor.
Neyi yanlış yaptık diye sorun. Birbirine benzemez yüzlerce yanıt
alırsınız. Neyi yanlış yaptığımızı bilemez haldeyiz.
Birisi bana anlatsın. PKK niye terör üretimine başladı? Neden
bombalı tuzaklar ile güvenlik görevlilerimizi katlediyor. Ve barış
sürecinin mimarı diye alkışlanan İmralı sakini neden konuşmuyor ya
da geçmişte olduğu gibi mesajlarını iletemiyor? PKK tarihi bir
fırsat yakalamıştı. Silahlarını sırtlayıp, bu ülkeden çekip
gitselerdi, HDP değil yüzde 13 yüzde 17’leri zorlayacakken, hangi
akla hizmet kan kusuyor, kan kusturuyor? Benim verecek yanıtım
yok.
Bildiğim şudur: Suruç’ta Kobani’ye gidecek gençleri katleden kim
ise yataklarında uyurken kalleşce şehit edilen iki polisimizin
katili de aynı kişilerdir. Aynı merkezdir. Bu iki eylem, topluma
kurulan tuzak idi. Şimdi hepimiz bu tuzağın içinde suçlu
arıyoruz.
Üstelik artık, bir ülkenin güvenlik güçleri iki günde 30’un
üzerinde şehit veriyorsa, kamuoyu barışa değil, çatışmaya, sertliğe
prim verir. Acımasızlık ister. İntikam duygusu toplumu dalga dalga
sarar. Akılcılık gider. Duygusal davranışlar devreye girer. Linç
duygusu yüzlere yapışır.