Türk futbolunu kurtarmak yerine batırmak gerekir. Daha doğru bir ifadeyle şöyle diyeyim: Batma noktasına gelen futbol takımlarını serbest bırakın. Batacaklarsa batsınlar. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Hüsnü Güreli demiş ki:“Varlık yapılandırma şirketi kurulacak. Futbol takımlarının piyasaya olan borçlarını üstlenecek. Varlıklarını bünyesine alacak ve borçlar yapılandırılarak 10 yıla yayılacak.”
Hiç böyle saçma bir kurtuluş formülü duymamıştım. Öncelikle bizim futbol kulüplerinin kurtulmaya değil batmaya ihtiyacı var. Batamadıkları, batmaya izin verilmediği için batıklar... Neden aynı işlemi bir daha deniyoruz ki?
Eğer beyaz bir sayfa açılacaksa, uluslararası mali kriterlere (verilen süreye rağmen) uymayan kulüpleri, (bu Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon olsa bile) bir alt kümeye yollayın. Ya da mali kriterleri yerine getirene kadar transfer yasağı koyun. Küçülmelerini sağlayın. Onların borçlarını yönetmeye çalışmak, ayağını yorganına göre uzatan, uzatmaya çalışan kulüplere büyük haksızlık.
“Ben futbol otoritesi olarak bankaların karşısına oturacağım, daha ucuz maliyetli kredi bulacağım, daha düşük miktarda teminat vereceğim’’ deniliyor. Peki oldu ki bu borçlar ödenmedi, banka bu ihtimale karşı varlık yönetim şirketinden ekstra teminat istemeyecek mi? Düşünün; varlık yapılandırma şirketinin sahibi kim olacak? Ligde bulunan 18 takımın kurduğu Süper Lig A.Ş...
Siz futbol kulübünü (dernek veya şirket) adam gibi yönetiyorsunuz ama varlık yapılandırma şirketi bir takımın hesapsızlığı yüzünden borç yükünün altında kalacak... Bunu kim kabul edebilir ki?