Gelen tepkileri görünce görüşümü netleştirmeye ihtiyaç duydum...
Anlatmalıyım.
1) İktidara, halka verdiğiniz sözleri tutmak için talip
olursunuz.
2) İktidara intikam almak için gelinmez...
3) İktidara ülkeyi büyütme, bozulan dengeleri yerine oturtmak
için gelinir. İktidarda olmak veya ortağı olmak, bir siyasi parti
için eşsiz fırsatlar ve riskler taşır. Bu riskleri aldığınız için
siyaset yaparsınız... “Ülkeyi büyüten oy kazanır, küçülten
dayağı yer” kuralı işlemeye devam ediyor... Bu genel
yaklaşımların ışığında, soğukkanlı ve objektif olmaya özen
göstererek tespitlerimi sıralayayım:
a) Sandık, koalisyon ortaklığı için AK Parti ve CHP’yi öne
çıkardı. MHP ve HDP’yi de muhalefet olarak gördü.
b) Bu iki parti Anayasa’yı bile değiştirecek bir sayıya sahip.
Yani anlaştıkları an vakit geçirmeden büyük bir toplumsal uzlaşma
sağlanır ve hızlı adımlar atılır. İnsan hakları, AB perspektifine
uygun yapısal reformlar, yargının bağımsız yapıya kavuşturulmasında
hızlı çözümler üretilebilir.
c) Türkiye’nin en yakıcı sorunu, “çözüm
süreci” ve “ekonomik atılım”gerekliliğidir. Ekonomik
atılımlar alanında iki partinin de birbirinden farklı bir yaklaşımı
yok.