Nâzım Hikmet’in, Kurtuluş Savaşı destanını anlatırken kadınlar
için yazdığı aşağıdaki satırlar, dün asma yaprağı toplamak için
günde 40-50 lira yevmiyeyle çalışmaya giderken ölen kadınları da
anlatıyor. Aradan onca yıl geçmesine rağmen... Açık bir kamyonette
bir mal gibi taşınan sosyal güvencesi olmayan kadınlar. Toplu
olarak öldüklerinde ancak dikkat çeken kadınlar...
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri,
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve karasabana koşulan
ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar
bizim kadınlarımız