Başbakan Ahmet Davutoğlu, uluslararası güçle birlikte Suriye’de gerekirse kara harekâtına girebileceğimizi açıkladığına göre jeopolitik risklerin belirsizliği de ortadan kalkmış demektir. IŞİD ile mücadele edilecek ve sınırlarımızdaki boşluğun PKK güçleri tarafından doldurulmasına izin verilmeyecek. En azından niyet bu. Niyet ile bölge gerçeklerinin örtüşüp örtüşmeyeceğini bilmiyorum. Ancak 7 Haziran’dan sonra ülkenin üzerine çöken terör dalgasını bertaraf etmenin yolu da açılmış olabilir.
Kürt halkını isyana teşvik eden PKK, başarılı olamadı. Şimdi bir karar verecek. ABD veya Batı’nın sempatisini ve örtülü desteğini kaybedeceği bir pozisyon mu alacak yoksa topyekûn bir savaşta Türkiye’nin ayağına dolanmaktan vazgeçerek Suriye’de güç kazanma mücadelesi mi sürdürecek?
Ben iyimserim. Türkiye’nin aktif rol oynama kararıyla PKK’nın bölgede manevra alanı daralacak. Suriye sınırında kanton bölgeler vasıtasıyla etkin olma stratejisi çökecek. Ya da belirsizleşecek.
Adına ne derseniz deyin, buzdolabından çıkarılacak çözüm süreci yeni ve yeniden tarihi bir fırsat sunuyor. Bu fırsat bu kez kaçırılmayacak kadar değerli hale geliyor.