Türkiye’de işçi statüsünde çalışan 12 milyon kişi var. Sendikalı işçi sayısı ne kadar biliyor musunuz? 1 milyon 297 bin... Sendikalaşma oranı yüzde 10.65... Eğer AB ortalamasını yakalasaydık sendikalı işçi sayısının 2 milyon 760 bin olması gerekirdi. OECD ortalaması daha düşük. Yüzde 17 civarında...
Ülkemizdeki oranlar düşük ama gelişmiş toplumlardaki oranlar da sanıldığı gibi yüksek değil. Yani, sendikalı olmak dünyada yükselen değer değil.
Bunun temel nedenlerinden birisi, hiç kuşkusuz iş yasalarında çalışanların lehine yaşanan gelişmeler. Çalışma güvenliği alanında kayda değer gelişmeler ve sıkı sıkıya uygulanan standartların yükselmesi. Ve elbette denetim. Ve de mesleki eğitim alanında kamu kaynaklarının destekleyici projelerde kullanılması.
Konu sadece maaşa ve işyerlerinde çalışma koşullarının iyileştirilmesine kaldığında karşımıza sendikal faaliyetten çok, işverenlerin verimliliği yükseltmeyi amaçlayan rekabetçi üretim anlayışları devreye giriyor. Kabul etmeliyiz ki işverenler yüksek kârlılığa odaklanıyor. Ama artık çağımızda bunun tek yolu, çalışanlarınızı mutlu etmekten geçiyor. Sendikalaşmayı azaltan ya da sendikal mücadelenin sınırlarını çizen bir şeffaflık dönemi yaşanıyor. Pek çoğu halka açık şirketlerin finansal yapıları, çalışanlar tarafından da analiz edilebiliyor.Katı sınıfsal temele dayalı sendikal mücadele taraftar bulamıyor. İşçiler yüksek kâra rağmen hakkının verilmediğini düşündüğü an da sendikaya ihtiyaç duymadan sesini yükseltebilmenin yollarını buluyor.