Parti liderleri bedel ödeyebilmeli. Halktan yeterli oy alamadıklarında, partilerde yenilenme başlamalı. Bunu seçmenler talep etmeli. Buraya kadar doğru. Ama vefa denilen kavramı da unutmamalı. Örneğin CHP... Parti içinde bir kaynama başladı. Lider adayları yavaş yavaş sahneye çıkıyor. Demokrasi açısından sağlıklı bir gelişme. Ama adaylar arasında bulunan Mustafa Balbay’ı anlayamadım. Hapislerde çürütülmek istenmişsiniz. Dönemin başbakanı savcı, muhalefet lideri ise avukat konumuna gelmiş. Kamuoyunda “darbecilerle mücadele” adı altında yargısal cinayetler (haksızlıklar) işlenirken hapistekilerle yan yana olmanın Ergenekoncu ilan edildiği bir süreç yaşanıyor. Ve tam da bu noktada Kemal Kılıçdaroğlu, Balbay’a, Tuncay Özkan’a elini uzatıyor.
Balbay, milletvekili yapılıyor hapisteyken. Şimdi “Kemal Kılıçdaroğlu’nu yıkın, yerine beni koyun” diyen kişilerin başında Balbay geliyor. Siyaset acımasız belki, ama bu kadar vefasızlık içeriyor mu emin değilim. “Elimden tutan kişiyi ilk ben harcayacağım” tavrı sol partilerin asla anlayamayacağı bir zaaf ve topluma yabancılaşmanın dışavurumudur... Bakmayın Balbay’ın, “Beni siyasete CHP taşıdı” demesine. Onu oralara taşıyan Kılıçdaroğlu’dur... Ve Balbay, ilk fırsatta elini uzatan kişiye tekme atmaya hazırlanan bir siyasetçi profili çizdi...